Kızımın evine izin alıp mı geleceğim?



Bu blogtaki önceki yazıları okuyanlar bilir. Annemle ayrı şehirlerde yaşıyoruz. Aaaa hatta ayrı dünyaların insanlarıyız. Bu ayrı şehirler bile bana çare olmuyor. Mümkün olsa ayrı gezegene taşınıcam.

Neyse...

İstanbul'a -yani benim ikamet ettiğim şehre- gelir. Gelirken asla ne durumdayım sormaz. Burada abim, dayım vb akrabam var. Geldiğinde evli olmayan bir ben olduğum için bende kalır. Bunu yaparken asla ve asla sormaz. Sorma gereği duymaz. İzin almaktan bahsetmiyorum, laf arasında izin anlamına gelecek bir konuşma bile yapmaz. Gelmeye karar verdiği günden 1 gün önce geleceğini öğrenmişliğim bile var.

Çünkü kendisi kızının evine izin alıp mı gelecek sayın okuyucu?!

Sen kim köpeksin! Ben kimim ki bir izin, hadi izin olmasa da bir yoklama, bir ima, bir haber verme falan bekliyorum. Ben kimim ulan! Annem gelmeye karar vermişse benim nasıl bir söz hakkım olabilir?! Kendime geleyim! Haddimi bileyim lütfen!

Not: En bir düğünde bir araya geldik. İstanbul'a gelmesini gerektirecek başka bir düğün organizasyonu daha var. Gelecek biliyorum. Gelmemesi de değil zaten sorun. Neyse... İstanbul'a gelecek misin dedim. Evet dedi. "Neden haber vermiyorsun?" dedim. (Ki bu yıllar içinde söyleyebildiğim yegane şey) Cevap vermedi, o sinirli bakışlarını takındı, asabi asabi nefes aldı... Ve küstü. Sonuç: İstanbul'a geldi. Bana haber bile vermedi. OK! Abimde kalıyor. Biraraya geldiğimizde bana yabancı gibi davrandı. Küs yani bildiğin... Ben de arayıp sormuyorum. Gel bende kal demiyorum, demiyeceğim. Üstüne bir de sağda solda beni hiç aramadı diyor, çıldırırsın. Hem küsüp hem de gönlünü almamı beklemesine gülüyorum. İçten içe vicdan yapıyorum. Çünkü yıllarca böyle yapmam gerektiğini, kendimi bu ve benzeri bişey yapıp ona karşı çıkınca kötü hissetmem gerektiğini öğretti bana. Ben de artık inat ettim, öyle de kötü hissediyorum böyle de diye karşı geliyorum. Hadi bakalım hodri meydan! Yok öyle hem beni yok sayıp kendi kafana, kendi planına ve kendi keyfine göre gelip evimde kalacaksın; evimin bütün düzenini bana sormadan hatta söylediğim tüm şeylerin aksini yaparak değiştireceksin, bunu sorduğumda bozulup küseceksin, hem de arayıp sormamı peşinden koşmamı, sana prensesler gibi davranılmasını isteyeceksin.

Yine akrabalara "kızımın evine giderken izin mi alacağım?" diyormuş!
Cevap veriyorum: EVET.

Evet, evime gelirken izin alacaksın. Evet evime gelirken benim planlarıma uyacaksın. Evet benim düzenim benim kararım. Evet benim düzenime uymak üzere evimde konaklayacak bir misafir olacaksın. Evet geldiğinde ne kadar kalacağını bile söylemeden kafana göre haftalarca kalmayacaksın. Evet hem haftacalarca  kalıp, hem de misafir gibi her akşam seninle oturmamı ve ilgilenmemi beklemeyeceksin. Çünkü orası kabul etmesen de benim evim! Sadece benim! Beni bu hale getirirken, bir başkasını sınırsız ağırlayacak istek ve ilgiye sahipken neden sana karşı bunları hissediyorum dönüp kendine soracaksın. Hadi öptüm kib bye!

Yorumlar

  1. Burda anlamamiz gereken sey annenin sinirlarinin olmamasi, ve senden de ayni seyi beklemesi. Halbuki bizler ayri bireyleriz birbirimizin uzantisi degil. O yuzden gelirken soracak ve sen istemezsen gelmeyecek. Suanda bende ailemi alistiriyorum, onceden bahane veriyodum simdi ise direk gorusmemizin iyi bir fikir olmadigini soyluyorum yuzlerine. Daha yuzlesmeci ama nazikce bir tavirla sinirlarimi belirliyor onlari orada tutacagimi da anlatiyorum. Tabiiki onlarin buna alismasi cok zor cunku yillar boyu benden ilgi ihtiyaclarini karsilamaya alismislar. Zaman icerisinde alisacaklarini umit ediyorum sadece.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yalnız olmadığımı öğrenmem ve benzer şeyleri yaşamam. Başkalarının beni ayıplaması ve elalem için yaşattı yıllarca...Evet benim evime izin alarak gelecek kafasına göre gelip günlerce kalıp yalandan hastalık bahanesi ile tüm gün el elüstünde oturup akşam işten eve gelip eşime, çocuğuma ve ona istediği yemekleri yapıp kahvesini ve suyunu ayağına götürüp beni kullanmasını ve bunu yaparken zerre bana acımamasını, pfff bir de paramı kullanmaya çalışmasını tüm imkanlarımı ona ve evine harcamayı, her hafta sonu onu gezdirme zorunluluğumu, tatile götürme görevimi direk değil ama psikolojik baskı ile üstü kapalı ima etmesi...Bu yıl beni geçen yıllarda gibi kullanamadığı içim inatla doğum günümü 43.yaşımda kutlamaması...Onun istekleri olmazsa hayatımın iyi gitmeyeceğini psikolojik olarak dikte ettiğini ancak kendimi açınca anlıyorum...

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Anne Sen Bana Ne Yaptın?

Tavsiye: Var Olan Annenin Yokluğu

Kendi kendine ebeveyn olmak - Özşefkat