Kayıtlar

Eylül, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Hadi söz sizde!

Resim
Bana hep yazıyorsunuz ya nasıl aynı şeyleri yaşadığımızdan bahsediyorsunuz. Siz de yaralısınız okuyorum. Siz de ihmal edilmişsiniz. Sizde de birçok kez boğazlar düğüm düğüm olmuş. Ve hep diyorsunuz ki -istisnasız- bu blogu okumak çok iyi geliyor. Hadi siz de birilerine iyi gelin şimdi. Sizden bu blogta yayımlamak üzere hikayeler bekliyorum. Gerçek, yaşanmış hikayeler... Çocukluktan belki unutamadığınız bir anı, size hissettirdikleri, şuan ne durumdasınız, başettiniz mi, başedebiliyor musunuz, sizin başetme yönteminiz ne...? Bu yazıları " Söz sizde " serisi olarak yayınlamayı çok isterim. Sadece bir ad ya da bir nick ile yazının kime ait olduğunu belirteceğim. O yüzden lütfen yazınızın altına isim/nick yazmayı unutmayın. Mail adresim:   narsistbiranneninkizi@gmail.com

Sev kendini, annenin seni sevmediği kadar!

Resim
Bir önceki yazıda içimdeki küçük çocuğa ancak ben yardım edebilirim demiştim. Aynen öyle. 25 yıl öncesinde yaşayamadıklarım hep gözümün önüne geliyor. Her gün her dakika, yanımda ki olursa olsun, ne yaparsam yapayım. Mesela bir arkadaşımın çocuğuna bebek alıyorum. Ve o an barbie bebeklere takılıyor gözüm. Benim küçükken hiç gerçek barbie bebeğim olmamıştı. Bunu o zamanlar takmazdım. Aslında şuanda da kalbimi burkan bir anı olarak hatırlamıyorum. Sadece bir an var, o an geldi aklıma işte o barbieleri görünce mağazada. Dejavu! Köşede bir dükkandı. Adam dükkanın bir tarafındaki camı full barbie bebeklerle kaplamıştı. Mest olmuştum, pembeler morlar onlarca çeşit barbie... Tabi alınmadı. Ve ben de zaten alınmaz diye çok üzülmemiştim o zaman. Yani öyle sanıyordum. Oysa şimdi hatırlayınca sanki böyle yukarıdan bakınca olaya, ileri geri sardırınca, o küçük kız çocuğunun önemsenmemeyi, isteklerinin alınmamasını, "layık olmamayı" kanıksadığını görüyorum. Yazık ona. Hop bu anı bana

İçimdeki çocuğun annesiyim ben!

Resim
Merhaba! Çok uzun zaman olmuş yazmayalı. Neredeyse iki ay. Maillerinizi okuyorum ve o kadar iyi geliyor ki. En son Ülkü yazmış, ne zamandır yazmadın iyi misin diye. İyiyim Ülkü :) Teşekkürler. Daha niceleriniz. Hep yazıyorsunuz. Hikayelerimizin ne kadar ortak olduğundan bahsediyorsunuz. Nasıl aynı yerlerden yaralandığımızdan, nasıl tanıdık geldiğinden, okurken ağladığınızdan... Ağlama sevgili okur. Bunlar da geçecek. Yani izi elbet kalacak ama hayat bir kere sadece. İkinci var mı? Yok. O yüzden sen de ben de bunu bize yapanların yanına bırakmayalım! Yani kendimize bir hayat hediye edelim, yeniden kuralım, umutla çabalayalım. Başaramasınlar son nefesimizde bize ulan ne biçim hayatım vardı demeyi. Şimdi diceksiniz ki bu kız da manyak mıdır nedir bir öyle söylüyor bir böyle... Ama aynen böyle hissediyorum. Yani bazen dibin de dibindeyim. Tamam diyorum hayat hep böyle leş olacak, annemin bıraktığı laneti hep üzerimde taşıcam, bu yaralar ne yaparsam yapayım sarılmayacak, ben hep